Çeşme, İzmir. Mayısın son günleri. Güneş şimdiden kavurmaya başlamış, geceler Çeşmenin meşhur rüzgarıyla sarsılıyor. Turist sezonu daha başlamamış. İstanbuldan gelen iki kız kardeş, Lale ve Yasemin bir kaç ay önce vefat etmiş anneannelerinin Sakızlıkoydaki yazlığında tek başlarına kalıyorlar. Öykü; kardeşlik ilişkilerine, beraber büyümenin getirdiği rahatlığa, bu rahatlığın yarattığı güvenceye ve kan bağı haricinde çok az ortak yanı olan iki insan arasındaki ilişkiye dayanıyor.
İki kardeş gün içinde, yarımadayı arabayla geziyor ve ıssız plajlarda uzanıp tembellik yapıyorlar. İlk başta her şey çok güzel gözüküyor, hava berrak, deniz pırıl pırıl ve belde huzurlu... Ancak bu ilişkide tuhaf bir gerginlik var. Yavaş yavaş sorular sorulmaya başlanıyor: Bu iki şehirli kadının Çeşmeye gelmelerinin asıl sebebi nedir? Birbirleriyle alıp veremedikleri nedir? Aralarında sakladıkları sır su yüzüne çıktığında çok önemli bir karar vermek zorunda kalacaklar:
Yollarını ayıracaklar mı, yoksa gerçekleri beraber mi göğüsleyecekler?