Filmistik

ŞEYTANLI GÖL
: Şeytanlı Göl
: George Sand
: Beyhan Kayıhan
: Dram,Gizem
: Türkçe
: 1991
: GENDAŞ YAYINLARI
'Kenevircinin Gece Söyleşileri' adı altında toplamayı düşündüğüm köy yaşamıyla ilgili romanlar dizisine 'Şeytanlı Göl'le başlarken, yazında herhangi bir devrimci savım, yöntemim yoktu. Kimse kendi başına bir devrim yapamaz. Aslında, hele güzel sanatlarda, bu görevi herkes üzerine almış olduğu için, insanlık onu ayrımına varmadan gerçekleştirir. Ama bu düşünce, köy yaşamını ele alan romanlara uygulanamaz. Bu tür roman, her dönemde, kimileyin gösterişli, kimileyin süslü, kimileyin saf olarak, türlü biçimlerde yaşadı. Kır yaşamı düşleminin, her dönemde kentlerin ve sarayların ülküsü olduğunu daha önce de söylemiştim; bunu burada bir daha yineleyeyim. Uygar insanı ilkel yaşamın güzelliklerine götüren eğilime uymakla, yeni bir şey yapmış olmadım. Ne yeni bir dil yaratmak, ne de yeni bir biçem aramak istedim. Buna karşın birçok yazıda bunun tersi ileri sürüldü; ama, düşüncelerimi kimse benden iyi bilemez. Sanat yapıtının doğuşunda biricik esin kaynağı, en sıradan bir düşünce ya da en sıradan bir durum olduğu halde, eleştirmenlerin onu hep uzaklarda aramalarına şaşarım. 'Şeytanlı Göl'e gelince; beni, konusu her gün seyrettiğim gösterişsiz görünümler arasında geçen bu alçakgönüllü öyküyü yazmaya yönelten, kitabın birinci bölümünde anlattığım gibi, Holbein'ın (1) beni etkileyen bir resmi, gördüğüm gerçek bir ekim sahnesi oldu. Bu romanı ne amaçla yazdığım sorulacak olursa, çok dokunaklı, çok yalın bir şey ortaya koymak istediğimi; ama, istediğim gibi başarılı olamadığımı söyleyeceğim. Güzelliğin yalınlıkta olduğunu anladım, duyumsadım. Ancak, görmek ve betimlemek ayrı ayrı şeylerdir. Sanatçının bütün isteği, görmesini bilenleri, görmeye yönlendirmektir. Onun için, sizler görün; gökyüzünü, tarlaları, ağaçları ve özellikle saf ve doğal yaşayışları içinde köylüleri görün. Bunları kitabımda biraz göreceksiniz.