Usta bir yalancı olan Fletcher Reede, bu alışkanlığını hem mesleği olan avukatlığa, hem de
aile yaşantısına taşımaktadır. Eşiyle boşanmış olan Fletcher, sürekli olarak oğlunu
göreceğini söyler ama çeşitli bahaneler uydurarak küçük çocuğu görmeye gitmez.
Oğlu Max 5. yaş gününde babasını bekler, ancak beklentileri boşa çıkar. O da doğum günü
pastasını üflerken bir dilek tutar ve babasının 1 gün için hiç yalan söylememesini diler.
Max'ın dileğinin mucizevi bir şekilde gerçekleşmesiyle Fletcher'ın en değerli varlığı olan
konuşma yeteneği bir anda en büyük kabusu haline gelir. Artık istese de yalan
söyleyememektedir.