Babasının ve sevdiği kız Zelihanın Yusufa olan ilgilerinden dolayı Bünyaminin çocukluğu hep kıskançlık duygularıyla geçmiştir. Hep birlikte oyun oynarken, Bünyamin Zelihanın Malabadi Köprüsünden düşüp boğulmasına sebep olur. Vicdan azabı yıllarca Bünyaminin peşini bırakmaz. Ağabeyi ile hiçbir şekilde yüzleşemeyen Bünyamin çareyi uzak yerlere kaçmakta ve başkalarına iyilik yapmakta arar. Uzun süredir Bosnada toplu mezarlardan kayıpların cesetlerini çıkarmakla meşguldür. Kayıplar Komisyonunda çalıştığı süreçte kendine ve her şeye yabancılaşır. Rüyalarında kendisini ağabeyi olarak görmeye başlar. Rüyalarında Yusuf olup yüzü peçeli mavi elbiseli bir kadının peşinde kuyusunu aramaktadır.
Bünyamin, Türkiyeye dönmesine günler kala, Mostar Köprüsünden kendini atmaya çalışan Zrinka ile tanışır. Zrinka savaş sonrası travmalar ve intihar eğilimleri üzerine çalışan, yarı Sırp yarı Boşnak bir psikologtur. Ailesini ve en yakın arkadaşlarını savaşta kaybetmiştir. Bünyaminin gizemli ve günahkar şair dünyası ilgisini çeker. Zrinka aşık olur. Bünyamin gördüğü karmaşık rüyalar ve toplu mezarlar sonucu hastalanır. Zrinka ona psikolojik destek vermeye çalışır. Bünyamin iyileştiğinde Zrinkanın aşkını hak etmek ve Yusufla ve babasıyla yüzleşmek için memleketi Hasankeyfe döner. Zrinka , uzun süre Bünyaminden haber alamaz. Bir gün rüyasında Bünyaminin başına kötü bir şey geldiğini görür. Bünyamine yardım etmek ve aşkına cevap bulmak için Hasankeyfe gider. Zrinkayı orada Bünyaminin rüyalarındaki gibi kendisini hakiki aşka kavuşturacak başka süprizler beklemektedir.